15 Aralık 2014 Pazartesi

Kafan Bi' Dünya

                      Herkes bir şeylere alışır, alışmasa bile onunla yaşamayı öğrenir. Biz de öğrendik. Ömrümüz boyunca, nefes aldığımız her saniye korkmayı, etrafımızdakiler aramızdan bir bir kayıp giderken, onların çığlıklarıyla inlettiği o karanlık yerde "Acaba sıra bende mi?" diyerek yaşamayı öğrendik.
                 "Dünya adaletsiz" diyorlar, oysa bizim dünyamızda adalet kavramı bile yok. Genç yaşlı demeden ölüme sürüklenmek var bizim küçük dünyamızda. Kimi zaman aç bırakılıp zayıflıktan ölenler, kimi zaman diri diri yakılanlar, kimi zaman ise kaba kuvvet yüzünden sakat bırakılıp ölüme teslim olanlar var. Hepimiz büyük bir vahşetin içindeyiz. Sıranın ne zaman bize geleceğini bilmediğimiz ama er ya da geç geleceğinden emin olduğumuz bir vahşet.                  Canımız yanıyor, korkuyoruz. En çok da küçüklere üzülüyorum. Önlerinde koca bir ömür varken aramızdan kayıp giden miniklere. Bir tanesinin çığlıkları hala kulaklarımda, "Nolur yapma, çok uslu olurum. Alma beni, öldürme" Oysa bu yakarmalar ne fayda? Hepimizin sonu aynı, hepimizin sonu ölüm.
                 İşte yine bir sabah. İnsanların umutla uyandıkları, yaşayacakları günün kendilerine tüm güzellikleri getirmelerini diledikleri bir sabah. Oysa o pırıl pırıl sabahlar, bizim için günün en karanlık saatleri. Çünkü her sabah...
Olamaz, bu kadar çabuk olamaz. Bugün pazar, böyle erken saatte nereye gidiyor bu? Hayır, hayır olamaz lütfen. Hayır bırak o tarağı, bugün yapma nolur. O tarağa takılıp ölenlerden biri olmak istemiyorum, hala tarağın üstünde ölen arkadaşlarımız var dur yapma, hayır dur bu tarafı tarama, hayır dur yapm................ 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder